ANA SAYFA

YERLİ YABANCI GAZETE VE İNTERNET SAYFALARINDAN SON DAKİKA GELİŞMELERİ-YAZARLAR ANLIK GELİŞMELER ULUSAL BASINDAN HABER BAŞLIKLARI-SON DAKİKA HABERLERİ RSS SON DAKİKA GELİŞMELERİ

Türk genci. İnkılapların ve rejimin sahibi ve bekçisidir.

*Tüm haber başlıklarından anında haberdar olmak için buraya tıklayarak gastem.net.tc ana sayfanız yapın!

13 Mayıs 2008 Salı

baltalimanı antlasması tanzimat ve özellestirmeler, /YORUM


BİZ BU OYUNU GÖRMÜŞTÜK...,m ATESER /YORUM

OSMANLI ..
*resim yapmanın günah oldugu için bir harita bile cizmenin günah oldugu ,
*tanrıyı gözetlemek sayılacagı için rasathane kurulmasının mümkün olamıyacagını tartısırken ve bu gibi sebeblerden
* matbaa bile 200 sene sonra ülkemize gelirken
avrupada devletler önemli bilim adamlarını destekliyor ve yeni kesifler ve icadlar yapılıyor iken bizde müneccinbasıların hocaların sözü ile hareket ediliyordu.
tabii böyle olunca önce ingiltere sanayilesmeyi tamamladı.Sanayi inkılabını henüz tamamlamamış olan diğer Avrupa ülkeleri korumacı tedbirlerle İngiltere'nin kendi pazarlarına girmelerini önlüyorlardı. Bu durumda İngiltere ticâret ve sanayi sermâyesi için yapılacak tek şey kalıyordu. O da, Avrupa dışındaki ülkelerin pazarlarını ve ham maddelerini ticârete açmak.
*işte bu dönemde osmanlı içteki batı yanlısı devlet adamları medya yagdanlık batı hayranı gazetecileri ile Türkiyenin yüzünü sanayilesmiş batıya dönmesini onlarla ticari iliskileri gelistirmesi gerektigini savunuyor ve anlatıyorlardı.
*bu arada İngilizler, Osmanlı ticâretinde kendilerine ters düsen hükümlerin kaldırılması için 1833' den itibaren ünlü hâriciye nazırları Polmerston aracılığıyla uğraşmaya başladılar 1836'daki muzakerelerde Osmanlı Heyetine başkanlık eden gümrük emini Tâhir Efendi, eski düzenden mümkün olduğunca az tâviz vermeye çalışmış ve İngiliz isteklerine boyun eğmemişti. Bu durumda İngiliz diplomasisi Osmanlı bürokrasisinin zayıf ve bunalımlı bir devresini kollamaya başladı. Nitekim bu fırsat iki yönlü olarak İngilizlerin karşısına çıktı. 1837'de Londra büyük elçiliğinden hâriciye nazırlığına getirilen Mustafa Resîd Pasa, İngilizlere yakın bir müzakereci idi. Londra büyükelçiliginde iken mason locasına kayıtlı olan Resîd Pasa, Osmanlı Devleti'ni iktisâdi bakımdan çökertecek bir antlaşmaya yanaşmakta hiç tereddüt göstermedi. Bu sırada Mehmed Ali Pasa Misir'da Osmanli Devleti için büyük bir tehlike arz ediyordu. Resîd Pasa, Misir mes'elesinde Ingilizlerin yardımlarını temin bahanesiyle Balta Limanı'ndaki yalısında dört gün süren ve çok gizli tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838'de Osmanlı-İngiliz ticâret antlaşmasını imzaladılar. (Antlaşma, 8 Ekim 1838'de kraliçe Victoria, bir ay sonra da Sultan Mahmûd tarafından tasdîk olundu).
ve baltalimanı antlasması ingilizlerle Balta Limanı'ndaki bir yalıda dört gün süren ve çok gizli tutulan pazarlıklar sonucunda, 16 Ağustos 1838'de imzaladı,

baltalimanı anlasması ile önce ingilizler imzalandı, daha sonra bütün avrupayaı da kapsayacak sekilde genişledi .
-Bu anlasma ile
*Daha önce %3 olan ihracat üzerinden alınan vergiler %12 ye çıkarıldı ve ithalat üzerinden alınan vergi de %5 olarak kabul edildi.Yabancı tüccarların mallarının bir bölgeden bir başka bölgeye de taşımlarında da %8 oranın vergi uygulanması gerektiği saptandı ve içgümrük vergileri kaldırıldı.Ama yerli tüccarlar içgümrük vergilerini ödemeye devam ettiler.


gümrüklerin indirilmesi ile ülkemizde üretim nerdeyse yok olmus tamamen dısa bagımlı hale gelmiştik .tabiik ithalat için para lazım para lazım o da osmanlıda yok ve ilk borclanma ve koca imparatorlugun iflası .bunların hepsi yaklasık 50 yıl sürdü,
-bir batılı Henry Coston sunları söylüyor..
“Osmanlı Devleti’nin devamı için ne olursa olsun Batı’ya bağlanma eğilimi olan Tanzimat, devletin varlığını ve geleceğini Batı’nın ipoteğine koymakla sonuçlanmış bir hareketti"
-HEDEF: YÜZÜMÜZÜ AVRUPAYA DÖNMEK -AVRUPALI OLMAK VE DAHA İYİ YASAM KOSULLARI
-YAPILANLAR:GÜMRÜK VERGİLERİ DÜSÜRÜLDÜ YABANCI TÜCCARLARA AYRICALIK TANINDI ,GÜMRÜK VERGİLERİ DÜSÜRÜLDÜ
-SONUC :ÜRETİM NEREDEYSE BİTTİ,devlet dış ticaretten ek vergi alamaması sonucu ,Kırım savaşı sırasında Avrupa finans piyasalarına borçlandı. borçlanmanın sonu anapara ve faizin ödenemeyeceğinin ilan edilmesi ile Avrupa Ülkeleri’ne olan bağımlılığı iyicene arttırdı.
VE 50 SENE SONRA OSMANLI İFLAS ETTİ - PARCALANDI...
BUGUNLERE NEKADAR BEZZİYOR
-BELKİ KELİMELER FARKLI
ÖZELLESTİRME !YABANCIYA SATIS! BABALAR GİBİ SATARIM!

--
Nihayet yıl 1854... İngiltere ile yapılan ilk anlaşmanın üzerinden 16 yıl geçiyor ve sıfır borcu olan Osmanlı ilk borcunu alıyor. 3 milyon sterlin! % 6 faizli. Ve Yıl 1875. Osmanlı sahip olduğu bütçenin % 76' sını dış borca ayırıyor.(Aynı günümüz Türkiye' si gibi) Ve o dev imparatorluk 6 Ekim 1875' de borçlarını ödeyemeyeceğini tüm dünyaya duyurdu. ...

Antlaşma üzerine uzman görüşleri

-Antlaşma sonrası Osmanlı zanaatlarının tümüyle yok olduğu veya olmadığı tartışma konularına girmektedir.Bir görüş kaybolduğundan yana iken diğer görüş kaybolmadığını öne sürmektedir.Osmanlı imalat faaliyetlerinin tamamıyla yok olmadığının yapılan araştırmalar sonucunda belirli bir direnmenin görüldüğünü göstermiştir.Pamuklu tekstil alanında , İngiliz mallarının ucuzluğu yüksek maliyetli yerli ürünün üretimini etkilemiş olmasıyla birlikte üreticiler iplik eğirmeyi bırakarak , dayanıklı , ucuz ithal iplikleri kullanarak ve düşük ücret seviyelerinde çalışarak yerli tüketicinin beğenisine sunulan İngiliz kumaşlarının yerine beğenilere uygun kumaşlar üreterek ayakta kalmışlardır.

-Antlaşma üzerine en önemli tartışma konusu ise şüphesiz sanayileşmenin bu antlaşma ile engellenip engellenmediğidir.Bazılarına göre antlaşma , Osmanlı İmparatorluğu’nun sanayileşmesini engellemiştir.Eğer antlaşma imzalanmasaydı , ekonominin var olan gelişme süreci devam edecekti ve de sermaye bikrimi engellenmeyerek Osmanlı sanayii kapitalizmine gidecekti.Antlaşma bağımsız sanayileşme sürecini engellemiştir. İmparatorluğun hukuk sistemi , mülkiyet düzeni ve imalat sanayi geleneksel üretim sistemi ,mülkiyet düzeni ve imalat sanayi geleneksel üretim sistemini dönüştürecek kapasiteye sahip değildi.Ayrıca siyasi otoritenin imalat sanayine yaklaşımı serbest birikime izin vermemekteydi.ülke içinde kar maksimizasyonu hedeflemeyen lonca teşkilatı altında el tezgahlarının kullanıldığı küçük ve orta ölçekli atölyelerin , üretim sistemini dönüştürme kapasiteleri yetersizdi.Antlaşma kapitalistleşmeyi engellemekten çok , 19.yy’ın sonlarında kapitalist fabrika kurmayı da olumsuz etkilemiştir.Kurulan fabrikaların yüksek maliyetlerle üretim yapmaları , üretilen malların ithal ürünler karşısında rekabet şansının yok etmiştir.Bu durum karşısında İmparatorluğun çeşitli bölgelerinde kurulan fabrikaların birçoğu , kısa bir süre sonra kapanmak zorunda kalmıştır
m ATESER

TARİHTEN BİR NOT :Artık bu film bitti! Şimdi yakın tarihimize geliyoruz ama önce şunu mutlaka belirtmeliyim. Fransa maliye bakanlığı müşaviri ve aynı zamanda alacaklı devletlerin hesap komisyonu başkanı Daniel Ducoste 1889'da yazdığı kitapta şu acı gerçekleri yazıyordu.
"Şimdi Türkler hızla borçlanmaktadırlar. Ancak yirmibes yıl sonra Osmanlı toplumunda borçlanmaya karşı çıkacak muhalif unsurlar ortaya çıkacaktır. iste o zaman alacaklarımız ve faizleri tehlikeye düşecektir. Bu yüzden Osmanlı devleti üzerinde çıkarlarımızı koruyabilecek Türk yöneticilere ihtiyacımız vardır. Ben bu yerli misyonerlerin bizden ve bizim yapacağımız siyasi baskılardan daha etkili olacagı kanısındayım. Bunlar Türk halkına kendi dilleri, kendi ikna yöntemleri ile yaklasabilirler. Bu yerli misyonerler bir kaç yüzyıl teminat unsurlarımız olacaktır" İngiltere Dışişleri Bakanı Clarendon Osmanlı için şunları söylüyordu "Bunları ıslah etmenin tek yolu yeryüzünü bunlardan ıslah etmektir." Bir başka dönem Dışişleri Dakanı Stanley ise "ingiltere Türklere karsı ne bir yakınlık ne de özel bir ilgi duymaktadır. Bunlar Avrupa haritasından silinip gitmelidir. Ancak isin asıl zor tarafı bunların yerine neyin konulacagıdır."

http://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/4/4d/OttomanCOA.jpg


12 Mayıs 2008 Pazartesi

İshak Alaton’a açık mektup; yemezler!yigit bulut



Son günlerde gazetelerde okuyorsunuz; Alarko Holding’in patronu İshak Alaton, gazetecilere açıklamalarda bulunuyor ve ısrarla bir “detayın altını” çiziyor.

Peki ne iddia ediyor Alaton?

En küçük bir “cümlemin” karışmaması adına, gazetelere yansıyanları haberlerden alıntılar ile aynen sizlere aktarıyorum:

“...Türkiye’de halk değil, rejim yahudi düşmanıdır... Atatürk’ün etrafındaki bazı kişilerin bizlere, yani “ötekilere” müthiş reaksiyonları vardı. Onlar neticesinde Ankara’dan valiliklere talimatlar gidiyordu, ‘taciz edin’ diye. Bu, zamanla bilinçli bir devlet politikası haline geldi... Mesela Vakıflar Genel Müdürlü’ğü diye bir yer var. Orada Müslüman olmayan kitleye eziyete devam ediliyor. 12 yıl önce bir kanun çıkmıştı. Orada bu devlete sabotaj yapabilecekler sıralanıyordu: Büyükelçiler, turistler, bir de Türkiye’deki yabancılar-TC vatandaşları dahil... Mesela birkaç yıl önce bir ihaleye girmiştik. En iyi fiyatı verdik bekliyoruz. Sonra öğrendik ki Bakan, “Bu işi Yahudi’ye mi vereceksiniz?” demiş...

Beş-altı yıl oluyor, Sammy Ofer isimli bir adam, bizim Mehmet Kutman ile bir olup, buraya milyar dolarlık bir yatırım yapacaktı... Rıhtım canlanacak, yabancı bandıralı gemiler binlerce turist getirecek, Kapalıçarşı pazar günleri bile açık tutulup, ekonomiye katkı sağlayacaktı... Olmadı... Medya ile bürokrasi el ele verdiler, bu projeyi önlediler. Neden? Ofer Yahudi! Olmaz! Yahudi’ye mi yedireceğiz burayı?..”

Peki ben neye itiraz ediyorum ve Alaton’a neyi hatırlatmak istiyorum?

İtirazım çok açık, Türk-İsrail “işbirliğinin” bulunduğumuz bölgede “çok önemli” olduğunu, özellikle Türkiye’yi kontrol etmek isteyen Arap emperyalizmine karşı “panzehir” olabileceğini düşünen biri olarak, Alaton’un Türkiye’ye büyük haksızlık yaptığını ve bunun gazetelere yansıması dahil, her şeyin bilerek yapıldığını düşünüyorum.

Bir soru sorayım; Ortadoğu’da düşman olmuş bir Türkiye-İsrail dinamiği “kimin işine en çok yarar?” Ben söyleyeyim; Türkiye’nin her yerini “ucuza kapatmaya” çalışan, Türkiye’yi kendine benzetmeye çalışan Arap emperyalizminin...

Alaton’un yaptığı büyük haksızlığa gelince. Alaton “ayrım yapıldığını” söylüyor değil mi!

Ben size bir iddiada bulunayım, üstüne verileri de ekleyeyim, ne olduğuna siz karar verin...

İddiam çok açık ve net; bırakın 2007-2008’de olanları (bu dönem verileri net olarak daha elimizde yok) 2006 yılının sonuna kadar olan verilere göre; devletten en fazla ihale alan Holding ALARKO...

İsterseniz bazılarını sayayım;

* Ankara-İstanbul hızlı tren projesi

* İstanbul Metrosu’nun en büyük bölümü

* Melen Terfi Deposu Kıncıllı Sırtı Arası İsale Hattı

* İGDAŞ- Başak Konutları (bazı bölümler)

* Cevizli, Sarmaşık I ve Sarmaşık II santralleri

* Samsun-Çarşamba Havalimanı

* Özelleştirme öncesi Tüpraş’ta yenileme ihaleleri

Sevgili dostlar, burada saymaya sayfaların yetmeyeceği onlarca irili ufaklı ihale daha var... Peki bunların toplam değeri ne kadar?

Milyarlarca dolar...

Evet, yanlış okumadınız, milyarlarca dolar...

İşin bir de başka tarafı var. Belli bir miktar ile hızlı tren ihalesini alan Alarko, bedeli sonradan beğenmiyor ve devletimiz Alarko istedi diye ihalede fiyatı arttırıyor. Hem de yüz milyonlarca euro... Ayrıma bak! Olsa olsa “pozitif” bir ayrımcılık var!

Yarın “resmi açıklamalar ile bu fiyat artırma” olayını ve Türk Devleti’nden en fazla ihale alan şirket Alarko’nun “Türkiye’yi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde” mahkum ettirme serüveni var. Onu da yarın aktaracağım.

Sonuç: Her şey çok açık ve net. Türk-İsrail “dostluğuna ve stratejik” ortaklığına, Türkiye’yi “ılımlı din devletine” çevirmek isteyen Arap tezine karşı bir “panzehir” gibi bakan biri olarak, Alaton’a diyorum ki; işte veriler, ne yapmaya çalıştığın çok açık, İsrail ile aramızı bozamazsın. Kısacası; YEMEZLER!! BAŞKA BAHARA!!

Not: Alarko “İstanbul Belediyesi’nden de son 12 yılda en fazla ihale alan şirket”!!

Varan 2: İhale bedeli nasıl arttı? Yiğit Bulut

Varan 2: İhale bedeli nasıl arttı?


Sevgili dostlar, dün size “Türkiye’de ayrımcılık var” feryadıyla günlerdir dolaşan İshak Alaton’a ait Alarko’nun “hızlı tren” ihalesinde “bedeli” nasıl sonradan değiştirttiğini ve Türkiye’yi aldığı milyarlarca dolarlık ihaleye rağmen, nasıl Avrupa İnsan Hakları mahkemesinde “mahkum ettirdiğini” yazacağımı söylemiş ve “ana tezi aktardıktan sonra” detayları bugüne bırakmıştım.
İlk etapta Alarko’nun Avrupa’da Türkiye’yi mahkum ettirmesinden başlayalım.
Objektif olduğuma dair en küçük bir şüphem olmasın diye o dönemde gazetelerde çıkan haberleri aktarıp, yorumu size bırakacağım.
İşte “o haber”; “...Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye aleyhine açılan 5 davayı karara bağladı. AİHM’den yapılan açıklamada, Alarko Grubu’na bağlı Yıltaş Yıldız Turistik Tesisleri A.Ş’nin açtığı davada, Türkiye’nin ” hakkaniyete uygun tazminat ödemesine “ gerek görüldüğü belirtildi. Türkiye, karar gereği 6 milyon 100 bin euro tazminat ödeyecek. İstanbul’da Orman Fakültesi yakınlarında villa inşa etmek isteyen başvuru sahibi şirket, 4 milyon metrekarelik arazinin devlet tarafından istimlak edildiği ve buna karşılık ödenen paranın normal değerinin altında olduğu gerekçesiyle AİHM’de dava açmıştı. Şirket, yaklaşık 60 milyon dolar tutarında maddi tazminat talep etmişti. AİHM, 2003 yılında başvuruyla ilgili aldığı karada, mal ve mülkiyetin korunmasıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 1. protokolünün 1. maddesinin ihlal edildiği görüşüne varmıştı. Türkiye, 10 bin euro tutarında mahkeme masrafını da ödeyecek...”
Sonuç 1: Sadece aldığı hızlı tren ihalesi 1 milyar dolardan fazla olan şirket, tamamı 60 milyon olduğunu iddia ettiği bir zarar için düşünmeden Türkiye’yi Avrupa’ya şikayet ediyor...
Gelelim hızlı tren ihalesinde bedelin nasıl arttığına...
Resmi evraklardan aynen aktarıyorum; “...ALSİM-ALARKO liderliğinde İspanyol OHL Firması ile oluşan konsorsiyum tarafından yapımına başlanılan 1.etabın sözleşme bedeli+sigorta primi olmak üzere toplam 459 milyon EURO’dur. Ancak, hızın 200 km/s’den 250 km/s çıkması ve mevcut hattın korunması nedeniyle meydan gelen keşif artışları ile birlikte yaklaşık maliyet 629 milyon EURO olarak hesaplanmıştır. Projenin 1.Etabı olan Eskişehir Esenkent arasının Eylül/2006 sonu itibariyle bitirilmesi planlanmaktadır...”
Bu da oldukça ilginç. İhale yapılıyor, bitiyor, sonrasında “ay bu hat 250 km olsun denip” bedel “500 milyon dolara yakın” bir arttırma ile “değişiyor”.
Sonuç 2: Görüyorsunuz, Alaton haklı; ayrımcılık yapılıyor ama “pozitif” bir ayrımcılık var.
Son söz: İki detayı da elime geçen “resmi evraklardan ve bu evraklardan yapılan haberlerden” aktardım. Bunları yazmamın sebebi de çok açık ve net; bu ülkede “Yahudilere” ayrımcılık yapılıyor diyerek ortaya çıkmak ve “Ortadoğu’da sırt sırta vermek zorunda olan iki ülke olan; İsrail ve Türkiye’nin arasına nifak sokmak” son derece “yanlış-yanlı ve ayıp”. Bu ülkede ortaya bir sürü “manyak” çıktı, insanları dinine, ırkına göre ayırmaya çalıştı, kimilerine “sabetay” dedi, hatta dilleri Atatürk’e kadar vardı. Hepsine karşı çıktık. Şimdi “böyle bir ayrım var” demek, görüyorsunuz rakamlar yok diyor, Türkiye-İsrail dostluğuna “en büyük darbedir”. Ben buradan herkese seslenmek istiyorum; Ortadoğu’da Arap emperyalizminin “tuzağına düşmek”, Suudi Kralın elini-eteğini öpen siyasetçiler görmek istemiyorsak, bu Türk “provokasyonlardan- ara bozma” oyunlarından uzak duralım...

7 Mayıs 2008 Çarşamba

‘Siz Kimi Kandırıyorsunuz!’ / Hasan PulurOlaylar ve İnsanlar


ÖNCE üniversitede, sonra her yerde türbanı, başörtüsünü savunanlar, karşı çıkanlara derler ki:
“Siz kadınların hayata tutunmalarını, toplum içinde görev almalarını istemiyorsunuz; isteseydiniz türbana karşı çıkmazdınız!’’
İlk bakışta, içinize bir kurt düşebilir “Acaba yanlış mı düşünüyorum?’’ diye...
Öyle ya, kadın başını örtünce toplumun her kesiminde çalışacak, kişiliğini ispatlayıp evine kapanmayacak...
* * *
SONER Yalçın ‘’Siz Kimi Kandırıyorsunuz!’’ diyor. (x)
Sanki başörtülü kızları çalıştırıyorlar da!
Tek tek araştırmış, özellikle bazı politikacıların kızlarını ve eşlerini...
Cumhurbaşkanı Gül’ün kızı Kübra üniversiteyi bitirdi. Çalışıyor mu? Hayır! Evlendi...
Başbakan’ın kızı Esra, Amerika’da üniversite okudu, çalışıyor mu? Hayır!
Erbakan’ın kızları Elif ile Zeynep de üniversite bitirdiler. Çalışıyorlar mı? Hayır! Evlendiler, çoluk çocuğa karıştılar.
Cemil Çiçek’in de, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın kızları da üniversiteyi bitirdikten sonra çalıştılar mı? Hayır, evlendiler.
* * *
SAYIN Cumhurbaşkanı’nın eşleri Hayrünnisa Hanım 14 yaşında ortaokulu bitirdi, takdirname almıştı, liseye başlayacaktı, görücü usulüyle evlendirdiler; Abdullah Gül 30 yaşında, Hayrünnisa Özyurt ise 15 yaşındaydı. Evleninceye kadar başı açık olan hanımefendi, evlendiği gün tesettüre girdi, örtündü.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın eşi Nesrin Akdağ üniversite öğrencisiydi, görücü usulüyle evlendiler, tesettüre girdi, okumayı bıraktı. Eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın eşi Münevver Erinç öğretmendi, evlenince öğretmenliği bıraktı, tesettüre girdi.
* * *
MALİYE Bakanı Kemal Unakıtan’ın eşi Ahsen Eral hukuku bitirdi, avukatlığa başladı. O güne kadar başını örttüğünü gören yoktu, çocukluk arkadaşı Kemal Unakıtan’la evlendi, tesettüre girdi, ama türbanı kendi tarzına göre bağlayarak...
* * *
ENERJİ Bakanı Hilmi Güler’in eşi Mehtap Güler de evlenince tesettüre girdi, örtündü, çalışmayı bıraktı, ev hanımı oldu.
* * *
CEMİL Çiçek’in eşi Gülten Hanım öğretmendi, evlendi, örtündü, ev hanımı oldu.
Devlet Bakanı Nazım Ekren’in eşi Eczacılık Fakültesi’ni bitirdi, evlendi, mesleğini yapamadı, ev hanımı oldu.
Dışişleri Bakanı Ali Babacan’ın eşi Zeynep Yurter de evlendi ve tesettüre girdi.
* * *
“TÜRBANLI kızlar üniversiteye gitsin, aydınlansın, toplum içinde yerlerini alsınlar...’’
Soner Yalçın ‘’Bu boş lafları bir kenara bırakalım’’ demeye getiriyor:
“Türbanlı kızlarımız üniversiteyi bitirince çalıştırılmıyor, eve kapatılıyor.’’
Şimdi diyecekler ki:
“Kamu alanında çalıştırılmıyorlar ki!’’
Peki ‘’Özel sektörde iş mi yok?’’ sorusunun cevabı nedir?
Hepsi meslek sahibi bu kadınlar iş mi bulamazlar?
Üstelik arkalarında böyle babaları ve kocaları varken!
* * *
BAŞÖRTÜLÜ, türbanlı kızlara bırakılan iş alanları tekstil fabrikaları, dokuma tezgâhları ve büyük şehirlerde gündelikçilik...
Şehrin zengin semtlerine sabahları varoşlardan ‘’türbanlılar’’ boşalır, el kapısında saçlarını süpürge yapmaya...
Bunların sorunlarıyla kim uğraşacaktır, kimi boğaz tokluğuna çalışır, sigortasız, güvencesiz.
Varsa üniversitede türban, yoksa üniversitede türban...
Soner Yalçın’ın kitabının adı neydi:
“Siz Kimi Kandırıyorsunuz!’’
Kitap değil, yaşadığımız günlerin ansiklopedisi, neyi ararsan, kimi ararsan var!
***
Yiğit BulutYiğit
Bulut
Kemal Derviş Türkiye'yi uyarmış!



Mehmet Uğur CİVELEK / ARKA PLAN

5 Mayıs 2008 Pazartesi

‘We Are Not Rooted In Religion’

söylediklerinize bizi bosverin siz inanıyormusunuz sayın basbakan!!
Kökenleri İslam’da olan bir parti değiliz

Alessandra Benedetti / Corbis
Erdogan: Because of our good relations with Syria and Israel, we were asked by both of them to effect better communication
Despite a landslide election win last summer, Recep Tayyip Erdogan, Turkey's prime minister, is fighting for his political life. Turkey's Constitutional Court is considering an indictment accusing Erdogan and 70 other figures from his party, the AKP, of "seeking to undermine the secular state." Prosecutors demand that the accused be banned from politics for five years and the AKP closed down. The morning that the party submitted its defense to the court, Erdogan spoke to NEWSWEEK's Owen Matthews in Ankara. Excerpts:
*
***Kökenleri İslam’da olan bir parti değiliz

İsmailağa cemaati VATAN ekibini linç etmek istedi








Emre Kongar'ın Resmi Internet Sitesinden alıntı

AB ve ABD'nin Türkiye'ye Çarpık Bakışı. AKP, hiçbir işe yaramayacak bir değişiklik ile 301'inci maddeyi kabul etti: AB ve ABD'den AKP'ye alkış. 1 Mayıs'ta inanılmaz bir devlet terörü: ABD ve AB'den çıt yok. İlhan Selçuk'un evi sabah 4:30'da basılıyor, gözaltına alınıyor: ABD ve AB'den çıt yok. Elif Şafak sadece yargılanıyor: AB ve ABD'de yer yerinden oynuyor. Sünni Müslümanlara, bizzat Müslümanlar tarafından Türban baskısı uygulanıyor: AB ve ABD'den çıt yok. Buna karşılık, Türkiye'de inanç özgürlüğü konusunda Müslümanlara laik baskı yapıldığı konusunda AB ve ABD'den eleştiri sesleri yükseliyor. AKP rejimin temellerini dinci bir sisteme doğru kaydırıyor: AB ve ABD'den çıt yok. Bu yaptıklarından dolayı AKP aleyhine Cumhuriyet Başsavcısı tarafından dava açılıyor: ABD ve AB'de yer yerinden oynuyor. Bu kadar çarpıklık karşısında söylenecek tek söz kalıyor: "İnsaf!" http://www.kongar.org/

ciziyorum

1resim yazı1resim yazı1resim yazı1resim yazı

http://www.aa.com.tr/images/stories/BANNER/aa_468x60.gif

Anadolu Ajansı Güncel Haberler

Kerkuk.NET

aktif haber

VOA News: Türkiye

BBCTurkish.com | Haberler | Ana Sayfa

7

Turkmedya Com

Dünya Gazetesi - Son Dakika Haberleri

haber7com sondakika

reklamstor

sondakika h/3

NTVMSNBC

VOA News: Tüm Haberler

Hürriyet ANASAYFA

CNN TÜRK

Borsa Haberleri

TriaFX | Türkiyenin Forex Sitesi | Forex | Parite

Referans - Türkiye"nin iş gazetesi

Referans - Türkiye"nin iş gazetesi

Vatan Gazetesi

leman /times cartoon

Star Gazete Online

TGRT HABER © 2008 [ Dünya ]

SABAH Gazetesi - Son Dakika

CNN TÜRK

Hürriyet Spor Anasayfa

Cihan Haber

Ekonomi

Başlıca Yabancı Kaynaklar

CNN (ABD) New York Times (ABD) Usa Today (ABD) Washington Post (ABD) Der Spiegel (Almanya) Die Welt (Almanya) Zeitungen Deutschland (Alm) Gazetat (Arnavutluk) The Australian (Avustralya) Zeitungen Österreich (Avusturya) Le Soir (Belçika) Jornais (Brezilya) Ceske Noviny (Çek Cumhuriyeti) Jornais do Brasil (Brezilya) China Online (Çin) Danske Aviser (Danimarka) Ajalehed (Estonya) Suomen Sanomalehdet (Finlandiya) Journaux (Fransa) Lemonde (Frana) Liberation (Fransa) Dernieres Nouvelles d'Alsace (Fransa) Tous les journaux (Fransa) Sve Novine (Hırvatistan) Nederlandse Kranten (Holl.) Guardian (İngiltere) Newspapers in the UK (İng.) The Sun (İngiltere) Newspapers in Ireland (İrlanda) Periodicos (İspanya) Tidningar Sverige (İsveç) Zeitungen Schweiz (İsviçre) Giornale (İtalya) Corriere Della Sera (İtalya) Giornali Italia (İtalya) Japan Times (Japonya) Avizes (Letonya) Laikrasciai (Litvanya) Ujsagok (Macaristan) Ahram (Mısır) Aviser Norge (Norveç) Dawn (Pakistan) Polskie Gazety (Polonya) Jornais Portugueses (Portekiz) Ziare Romanesti (Romanya) Interfax (Rusya) Slovenske Noviny (Slovak.) Slovenski Casopisi (Slovenya) Efimerides (Yunanistan)

amazon