Borsa Al - Sat Tabloları/Canlı Borsa, Grafik,Takas
03.06.2008 | Bülent Ünal |referans
Avrupa'da 'Belalı Abdül' olarak nam salmış Padişah İkinci Abdülhamid'in, bugünün Irak topraklarında sahip olduğu 'emlâk-ı şahane' denilen şahsi arazilerinde bulunan petrol ve bunun miras davası açılamadan kaybedildi.
Osmanlı'da, bin sekiz yüz yetmiş altı yılından, bin dokuz yüz dokuz yılına kadar otuz üç yıl hükümdarlığını devam ettirmiş, Avrupa'da Belalı Abdül olarak nam salmış, belki de karalanmış Padişah İkinci Abdülhamid'in, bugünün Irak topraklarında, Mezopotamya'da sahip olduğu şahsi arazilerinde bulunan petrolün ve bunun miras davasının açılamadan kaybedilmesinin öyküsünü paylaşmak istedim sizlerle.
Ödediğimiz milyarlarca dolarlık petrol faturasına rağmen ülkemizde pek bilinir bir konu değil. Abdülhamid'in kız kardeşi Mediha Sultan'ın torunu Osmanlı hanedanından Bahaeddin Sami ölene kadar bu miras mücadelesini sürdürüyor ama Batı'nın ilkesi hep aynı: Güçlü olan haklıdır. Mahkeme açılması, hakeme, tahkime gidilmesi dahi İngilizler ve özellikle British Petrol (BP) tarafından kabul edilmediği ve başka takip edeni de olmadığı için sonuç alamadan konu kapatılıyor. Ortadoğu'nun bu zengin petrol bölgesi bugünün Irak'ında kalan Bağdat ve Musul çevresi. Bu topraklar imparatorluğun değil, "Kızıl Sultan" olarak da adlandırılan İkinci Abdülhamid'in şahsi toprakları. Bölgeyi zengin petrol yatakları nedeni ile ele geçirme mücadelesi başlangıçta Almanya ve İngiltere arasında sürerken Fransa ile Çarlık Rusyası'nın ve nihayet Amerika Birleşik Devletleri'nin de ortak çıkarları haline gelmiş. Amaç Osmanlı'yı yıkmak ve bunun doğal sonucu olarak imparatorluğu parçalamak.
Petrol işletme haklarını Said Halim Paşa verdi
Mücadelenin ilk galibi "siyah altın" da denilen petrolü ele geçiren İngilizler ve onlarla birlikte hareket eden Almanlar. Bir de çoğumuzun bilmediği ama biz akranların çok iyi hatırladığı bir diğer adı da "Bay yüzdebeş" olan Gülbenkyan. Hani biz istemediğimiz için bu Musul petrollerinden elde ettiği büyük serveti ile özel müzesini Portekiz'de kuran zengin Osmanlı Ermenisi. Avantajı, hem Osmanlı'yı hem Batı'yı çok iyi biliyor olması. Bugün de varolan, otomobillerimize bol bol benzin aldığımız İngiliz petrol şirketi BP'nin de işbirlikçisi.
Almanlar, Osmanlı topraklarında ilk demiryollarını yaparken işletme imtiyazlarını ele geçirmeye çalıştıkları Bağdat ve Musul petrol yatakları aynı zamanda İngilizlerin de ilgi odağı. Almanların inşa edeceği Bağdat demiryoluna destek veren İngilizler de yolun geçeceği hattın her iki yanında yirmişerden kırk kilometrelik devasa bir alanda bulunan tüm maden ve petrol rezervlerini işletme hakkına sahip oluyorlar. Bu petrol işletme haklarını, Alman ve İngilizlere veren, bugün yalısında düğün yaptığımız zamanın başbakanı Said Halim Paşa. Düğünlerde anılmalı. Bu arada ilginç bir tespit: Bağdat, Musul petrolleri yanı sıra bizim "Petrol yok" dediğimiz ülkemizde Bitlis bölgesinin rezervlerinin imtiyazını da ele geçirebilmek için büyük mücadele veriliyor. Bu toprakların Abdülhamid'in şahsi mülkü olduğu bin dokuz yüz iki yılında çıkartılmış bir ferman ile teyit edilmiş. Abdülhamid Jön Türkler tarafından tahttan indirildiğinde şahsi malvarlıklarını Osmanlı Hazinesi'ne devrediyor ama bu konuda zamanın hükümetince alınmış ve kayda geçmiş bir resmi karar da yok.
'Emlâk-ı Şahane' denen topraklar Irak'ın oluyor
Uzun sözün kısası, topraklar padişahın, vârisleri geri alma mücadelesi veriyorlar. Bu mücadele, yirminci yüzyılın neredeyse tamamını kapsıyor. Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin çok etkili olamayan desteği de bir sonuç vermiyor. İngiltere devleti BP petrol şirketinde sahip olduğu hisselerinin tamamını bin dokuz yüz yetmiş ve seksenli yıllarda bir milyar dört yüz milyon sterline satıyor ve bu işin içinde devlet olarak olmadığını savunuyor.
BP'nin ilginç insani son teklifi: Yasal hakları olmasa da Osmanlı vârislerinin içinde bulunduğu sıkıntılı durum nedeniyle petrolden vârislere yılda 2500'er sterlin pay vermek, yani bugünün parası ile 7500 YTL yıllık ile işi kapatmak istiyorlar.
Sonuç: Musul ve Bağdat vilayetlerinde o günkü ifadesiyle "emlak-ı şâhane" denilen bu topraklar petrol imtiyazı BP'de olmak üzere yeni kurulan bugünkü hali malum Irak devletinin oluyor. Neredeyse altmış yıl süren bir dönem dava açılması dahi kabul edilmeden Bahaeddin Sami Bey'in ölümü ile kapanıp gidiyor.
Mahmut Sami, miras mücadelesini kitaplaştırdı
Bu miras mücadelesini kitaplaştıran Bahaeddin Sami'nin kardeşi Mahmut Sami. Bu yazıyı onun kaleme aldığı "Abdülhamid'in Petrolleri" kitabından yararlanarak hazırladım. Kitabevi Yayınları'ndan 2007 yılında çıktı. Merak edenler için öneririm.
Akla gelen soru şu: Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olarak çalıştık, didindik, Osmanlı'nın borçlarını son kuruşuna kadar ödedik. İllaki bizi de yanınıza alın dediğimiz Batılı dostlar, akıllarına geldikçe Osmanlı'nın Ermeni meselesi, şuyu, buyu diye maraza çıkartıyorlar.